Cenneti cehenneme çevirecek proje nedeniyle Milas ayakta…

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı 3500 yıllık antik kent İasos (Kıyıkışlacık) Mahallesi’ndeki Tahtakoz Mevkii’nde iş insanı Temel Abdik tarafından yapılmak istenen, 481 milyon 296 bin 700 TL proje bedelli Yat Limanı ve Çekek Yeri için ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) toplantısı düzenlendi.

Kıyıkışlacık Mahalle Kahvesi’nde düzenlenen toplantıya mahalle halkı, Muğlalı çevreciler, İasos (Kıyıkışlacık) Mahalle Meclisi Derneği Başkanı Hülya Scobie ve dernek üyeleri katıldı. ÇED sürecine halkın katılımı toplantısında, proje tanıtım dosyasının yetersiz olduğu, kopyala-yapıştır usulü özensiz ve üstünkörü hazırlandığı, eksik ve yanlış bilgilerle dolu olduğu belirtilerek kayıtlara geçirildiğini belirten Dernek Başkanı Scobie, SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada şunları söyledi:

DÖRT PROJE İLE MÜCADELE EDİYORUZ

“Şu anda sadece Kıyıkışlacık içinde, yaşam alanlarının hemen bitişiğinde 4 adet çekek yeri ve bir de maden yükleme limanı katil projeleri var başımızda. Bu projeler hayata geçerse Güllük Körfezi turizm ve tarım (balıkçılık, zeytincilik, bal) alanı olmaktan çıkacak. Bırakın denize girmeyi, deniz kenarında yürümek hayal olacak” dedi.

Canko, ÇED proje dosyasındaki tutarsızlıkları bir bir sıraladı:

– Bakanlık yetkililerine, proje raporunda atık depolanması ve bertarafı konusunda hiçbir bilginin olmadığını söyledik.

– Raporda projenin çevreye vereceği rahatsızlıktan, toz ve gürültüden bahsedilmediğinin altını çizdik.

– Projenin ekosisteme vereceği zararları bakanlık yetkililerine detaylı olarak anlattık.

– Bölgedeki altyapı eksikliklerinden bahsettik. Raporda bundan hiç söz edilmediğinin altını çizdik.

– Bölgede hâlihazırda bulunan ve kapasite altı çalışan, bu yüzden de uzun yıllardır satışta olan yat limanlarından bahsettik.

– Raporda projeye en yakın mesafede 500 metrede Gülümkıyı sitesinin varlığından bahsedildiği, fakat sınır komşusu parsele inşa edilecek, ruhsatları alınmış turizm amaçlı konutların varlığından haberdar olunmadığı anlaşıldı. Bu inşaat şirketinin yetkilileri çekek yeri projesine karşı olduklarını ve sonuna kadar mücadele edeceklerini bakanlık yetkililerine ve proje sahibine söylediler.

– Projenin yol ile bağlantısının olmadığı, kullanılan patika yolun da projeye ait olmayan yan parselden geçtiğinden bahsedildi.

– Ulaşımın kolay olmadığı, zor olması nedeniyle de bu yatırımın yerinin uygun olmadığı konusu üzerinde durduk.
Yol bağlantısı olmayan liman projelerinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mekansal Planlama Dairesi Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğünden onay alamayacağı konusu üzerinde durduk.

– Proje alanının dağlık ve eğimin çok fazla olduğundan ve bu yüzden de projeye uygun bir jeolojik yapıya sahip olmadığından bahsettik.

– Raporun 96 ve 97’nci sayfalarındaki İl Tarım Müdürlüğü görüşünde belirttiği gibi, 3573 ve 1995 tarihli 4086 sayılı kanun ile yapılan değişiklik nedeniyle zeytinlik alanlar daraltılamaz, vasfı değiştirilemez ve amacı dışında kullanılamaz denildiğinden.

PROJE ORMAN VE ZEYTİNLİK ALANI İÇERİSİNDE

– Ve ayrıca 1/100.000 Çevre Düzeni planında orman alanı olarak parselin görülmesi, bu alanın kara yönündeki topografyanın da yüksek eğimli olması açısından projeye uygun bir jeolojik yapıya sahip olmadığından Yat-Çekek alanına uygun olmayacağının altını çizdik.

– Projenin yapılacağı parselin zeytinlik statüsünde olduğu ve etrafının da zeytinlik olması nedeniyle 3573 sayılı yasaya tabi olduğundan bahsettik.

– Projede önce denize dolgu yapılmayacağından bahsedildiği halde, daha sonraki sayfalarda ve toplantı günü de şirket yetkilileri tarafından projeyi tanıtırken, tam tersini anlattılar, denize yapılacak dolgunun detaylarından ve çıkacak tozumadan bahsettiler. Bu ikilemin üzerinde durduk, denize yapılacak dolguya tamamıyla karşı olduğumuzu ve bu konuda da sonuna kadar mücadele edeceğimizin altını çizerek kayıtlara geçmesini istedik.

– Limanın üst ölçekli haritalarda işli olmadığını anlattık.

– Yat limanı ve çekek yerlerinin demir parmaklıklarla, çitlerle halka kapatılmış alanlar olduğunu, halbuki kıyıların halka ait olduğunu söyledik.

– Sanayiye dönük bu tür projelerin yerleşim yerlerinden uzak, sirkülasyonun iyi olduğu, derin ve açık denizlerde hayata geçirilmesinin önemi üzerinde durduk. İç denizlerde, yüzlerce insanın huzur içinde yaşamak istediği yerleşim yerlerinin hemen yanında bu tür projelere onay verilmemesi gerektiğinin altını çizdik.

– Yatların altına sürülen zehir nedeniyle yat limanları çevresinde yüzmenin yasak olduğunu, hemen bitişik parselde ve 500 m ilerisinde iki tatil sitesinin olduğunu ve yatırım yapan bunca insanın nerede denize gireceklerini proje sahiplerine ve bakanlık yetkililerine sorduk.

– Bölgenin turizm ve tarıma ayrılmış bir bölge olduğunu ve sanayiye dönük projelerin turizm ve tarımla yan yana olamayacağını, bu nedenle bu tür projelere ruhsat ve onay verilmemesi gerektiğinin üzerinde durduk. Ve projenin iptalini talep ettik.

PROJE SAHİBİ HERKES İTİRAZ ETTİ

– Toplantıya katılan (proje sahibinin kendisi, ortağı ve birkaç çalışanı hariç) herkes projeye karşıyız diyerek oylamada ellerini havaya hayır oyu için kaldırdılar.

– Toplantıya katılanlar, bakanlığın dolaştırdığı yoklama kâğıdına, projeyi istemediklerine dair şerh düşerek yoklamaya ad, soyadlarını yazarak imza verdiler.

– Ne yazık ki gelinen nokta içler acısı! Güllük Körfezi’nde körfez halkı, çevreyi ve denizi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından korumaya çalışıyor. Sadece antik kent İasos Kıyıkışlacık’ta 4 çekek yeri ve bir de maden yükleme limanına karşı mücadele veriliyor. Çevre Bakanlığı, kendi projesi olan “Mavi Deniz Sıfır Atık Projesi”ne karşı büyük bir ironi olarak, tam tersi, ardı ardına çevre katili projelere onay veriyor.

DEVLETİMİZ SESİMİZİ DUYSUN

– Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı deniz haritalarında Güllük Körfezi’nin kirlilik durumu turuncu renkte gözüküyor, yani çok kirli. İzmir Aliağa denizi ise kırmızı renkte yani en kirli deniz kategorisinde. Aliağa’da deniz ölümü gerçekleşmiş, hiçbir canlı yaşamıyor.

– Güllük Körfezi’nde denizde görüş mesafesi kirlilik nedeniyle 1 metrenin altına düşmüşken, uluslararası kanunlar ve anlaşmalarla koruma altındaki pinalar, deniz patlıcanları, Posidonya çayırları, balık türleri kirlilik nedeniyle hızla yok oluyorken, bakanlığımız bu durumu rehabilite etme çalışmaları yapmak yerine, kirliliği artırıcı projelere onay vermemesi gerekirken onay veriyor.

– Yaşam alanlarını korumak, huzurlu, temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak isteyen vatandaşının anayasal haklarını korumak devletimizin birincil görevidir. Bunu devletimizden bekliyor, koruyucu, kol kanat gerici olmasını ve Güllük halkının sesini duymasını, başımızdaki bu katil projelerden bizi kurtarmasını bekliyoruz. Devletimiz umarız halkının sesini duyar!

ÇED toplantısı, vatandaşların tamamının projeye karşı itirazının belirtildiği tutanakların hazırlanıp imzalanması ile sona erdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir